This site uses cookies.
Some of these cookies are essential to the operation of the site,
while others help to improve your experience by providing insights into how the site is being used.
For more information, please see the ProZ.com privacy policy.
Freelance translator and/or interpreter, Verified site user
Data security
This person has a SecurePRO™ card. Because this person is not a ProZ.com Plus subscriber, to view his or her SecurePRO™ card you must be a ProZ.com Business member or Plus subscriber.
Affiliations
This person is not affiliated with any business or Blue Board record at ProZ.com.
Turkish to English: Promotions General field: Medical Detailed field: Medical: Pharmaceuticals
Source text - Turkish Aynı zamanda yeni ilaçlar ve ilaçlar hakkında güncel bilgiler hakkında firmaların sağlık personeline bilgi ulaştırması faydalı bulunurken diğer taraftan da promosyon çalışmalarında çok önemli yeri olan hediyenin, ilaç şirketleri ile sağlık personeli arasında ilişkiyi başlatmanın kabul ettirmenin, devam ettirmenin ve alışkanlık haline getirmenin önemli bir aracı olduğu belirtilmektedir. Ayrıca hekimler arasında promosyonun diğer hekimleri etkilediğini kabul etmekle birlikte kendisinin reçeteleme davranışına etkisinin olmadığına dair bir savunma vardır. Bunun nedeni Semin’in öne sürdüğü gibi şirketlerin promosyon çalışmalarının bir süre sonra bağışıklık kazandırdığı, duyarsızlaştırma sağlaması gösterilebilir.
Translation - English Also, it is considered to be useful to inform the health workers of the companies about the new drugs and up-to-date information about the drugs; on the other hand, it is noted that the gift articles which have a very important part in the promotional activities, are important tools to initiate, to establish, to maintain and to make routine of the relationship between pharmaceutical companies and the health workers. In addition, although accepting that the other doctors are impressed by the promotional activities, the physicians usually defend themselves about those have no effect on their prescribing behavior. According to Semin, this could be due to the immunity and the desensitization resulted by the prolonging promotional activities.
Turkish to English: A short history of Side General field: Social Sciences Detailed field: History
Source text - Turkish Antalya'ya 75 km. Manavgat'a 7 km. uzaklıkta olan Side, Yaklaşık 400 m. eni ve 1 km. uzunluğu olan bir yarımada şeklindedir. "Side" adı Anadolu dilinde "Nar" anlamına gelmektedir. Bu özellik ve bölgede bulunan bazı yazıtlardan elde edilen bilgiler Side tarihinin Hititlere kadar uzandığını göstermektedir. Fakat Anadolunun en eski yerleşim birimlerinden biri olan Side'nin İ.Ö.VII yy'dan önce kurulduğu da söylenmektedir. Anadolu tarihleri içerisinde Side, diğer Pamphylia kentleriyle aynı aşamaları geçirmiştir. Yunanlılar İ.Ö. VII yy. göçler sırasında Side'ye gelmişlerdir. Eldeki yazıtlara göre İ.Ö. III yy' a değin de kente özgü bir dil konuşmuşlardır. Hala tam olarak çözülemeyen bu dil Hint-Avrupa dillerindendir.
Side İ.Ö. VI yy'ın ilk yarısında Lidyalıların, İ.Ö. 547-546'da da Persler'in egemenliğine girmiştir. Pers yönetiminde gelişen kent. İ.Ö. 334' de İskender'e teslim olunmuştur.İskender'in ölümünden sonra Antigonos'un (323-304). Ptolemaioslar'ın (301-215). İ.Ö. 215'ten sonra da Suriye Krallığı' nın denetimi altına girmiştir. İ.Ö. II yy. da Ptolemaioslar'ın güçlü savaş ve ticaret filoları sayesinde en parlak dönemini yaşayan kent, bu sürede imar edilip bir bilim ve kültür merkezi haline getirilmiştir. İ.Ö. 188'de Apameia Barışı ile Bergama Krallığı'na bırakılan Side, Doğu Pamfilya bölgesiyle birlikte bağımsızlığını korumuş, büyük ticaret donanmasıyla refaha ve zenginliğe kavuşmuştur. İ.Ö. 78'den sonra Roma egemenliğinde bulunan kent, İ.S. II. Ve III. yy'larda bölgenin ticaret merkezi oldu. Özellikle köle ticaretinin sağladığı zengin ve parlak bir dönem yaşandı. II. yy boyunca bir bilim ve kültür merkeziydi. Suriye krallarından VII. Antiokhos, tahta geçmeden önce burada eğitim gördü. Kral olduğu zaman ( İ.Ö. 138 ) ''Sidetes'' adını aldı. Bu devre kadar başta Athena ve Apollon olmak üzere Afrodit, Ares, Asklepios, Hegeia, Kharitler, Demeter, Dionisos, Hermes gibi birço tanrıya inanıp tapan Side'liler İ.S. 4.yy'da hıristiyanlaşmaya başlamışlardır.
Side, İ.S. V. yy'da Pamfilya Metropolisi ( Piskoposluk Merkezi ) olunca, 5. ve 6. yy'da en parlak devrini yaşamıştır. Bu gelişim VII. IX. yy'lar arasında Arap akınları ile son bulmuştur. Kazılar sırasında büyük bir yangın ve çok sayıda deprem izlerine rastlanmıştır. Arap istilası, doğal afetler kentin terk edilmesine yol açmıştır. XII.yy'da Arap coğrafya cısı İdrisi burayı ölü bir kent olarak göstermekte ve ''Yanmış Antalya''olarak tanımlamaktadır. İdrisi'ye göre 1150'ye doğru kent halkı Side'den göç etmiş, XII.yy'da Side tümüyle boşaltılmıştır. 13.yy'da Selçuklular'ın 14.yy'da ise Hamitoğulları ve Tekelioğulları'nın egemenliği altına giren Side'de bu devirlerde yerleşim olmamıştır. 15. yy'da kesin olarak Türk topraklarına katılmıştır. Ancak ne Osmanlılar nede Selçuklular Side'de oturmadıklarından, yarımada üzerinde Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait eserlere rastlanmaz. 1895 yılında, yarımadanın uç kısmına bir köy kurularak Girit Adası'ndan gelen göçmenler buraya yerleştirilmişlerdir. Bugünkü köyün çekirdeğini oluşturan küçük köy zamanla tüm yarımadayı kaplamıştır.antik yapılarıyla kendine özgü mimarisiyle, köy evlerinin bir arada bulunması sonradan "Selimiye" adını alan Side'nin turizme açılmasında büyük rol oynamıştır. Side tarihin derin izlerini taşıyan bir kenttir.
SİDE'DEKİ TARİHİ ESERLER: KENT SURLARI BÜYÜK KENT KAPISI , DOĞU KAPISI , SU KEMERLERİ , BÜYÜK ANITSAL ÇEŞME , KOLONNEL CADDE , EVLER , AGORA , ANITSAL KÜTÜPHANE VE DEVLET AGORASI , PİSKOPOS SARAYI VE BAZİLİKASI , VESPASIANUS ÇEŞMESİ , ÜÇ HAVUZLU ÇEŞME , TİYATRO , MEN TAPINAĞI , BAKÜS TAPINAĞI , BÜYÜK LİMAN HAMAMI , LİMAN HAMAMI , APOLLON TAPINAĞI , ATHENA TAPINAĞI , SİDE LİMANI. SİDE MÜZESİ :
Roma döneminde inşa edilen hamam kompleksi üzerine, son yıllarda yapılan küçük restorasyonlarla Side Müzesi kurulmuştur. Müze'ye doğu yönünde bir kapıyla girilir. Daha sonra tabanı taşlarla kaplı ve hamamın ikinci tepidariumu olduğu anlaşılan bir avludan geçilerek büyük bir bahçeye çıkılmaktadır. Bu avlunun etrafında ve bahçenin içinde Side'de yapılan kazılarda bulunan lahitler, sütunlar, büstler, torsolar, yazıtlar, heykeller, heykel kaideleri, sütun başlıkları, frizler, rölyefler ve steller görülmektedir. Müze bahçesi aslında Roma Hamamı'nın jimnastik salonu ve palaestrasının avlularıdır. Tabanı mermer parçaları ile kaplı olan bu avluların içindeki en önemli eser, avlunun kuzey duvarında görülen denizler tanrısı Poseido‘nun mitolojik öykülerinin yer aldığı friz serisidir. Burada tanrı ve tanrıçaların doğayla olan ilişkileri tasvir edilmektedir
Translation - English Side, where is 75 km from Antalya and 7 km from Manavgat, is located on a peninsula with a length around 1 km and a width of 400 m. The name ‘Side’ means ‘pomegranate’ in an ancient Anatolian language. This feature, accompanying with the information obtained from some inscriptions found in the district shows us that history of Side is extended as far as Hittites.But Side, which is one of the oldest habitations in Anatolia, also has been told to be established before 7th century BC. Side passed through the same phases as the other Pamphylian towns throughout the Anatolian history. During the migrations in the 7th century BC, Greeks came to Side. According to the inscriptions, they spoke a local language characteristic to the city until 3rd century BC. This was an Indo-European language not completely deciphered until today.
Side, which was under the reign of Lydians in the first half of the 6th century BC, was invaded by Persians in 547-546 BC. Developing under Persian rule, city was surrendered to Alexander the Great in 334 BC.After the death of Alexander, Side was ruled by Antigonos, one of his generals (323-304 BC), and two hellenistic dynasties ; Ptolemies (301-215 BC) and Seleucids after 215 BC. In 2nd century BC, supported by the strong military and merchant fleet of the Ptolemies, Side experienced the most splendid era in its history, developed and reconstructed in a short time and became a center of culture and science. After the Peace Treaty of Apemeia in 188 BC, Side became a part of the Kingdom of Pergamum, keeping independence together with East Pamphylian region, reached prosperity and wealth with its enormous merchant fleet. After 78 BC, the city became part of the Roman Empire and was a center of commerce in 2nd and 3rd centuries BC. Especially based on slave trade, the city experienced a wealthy and prosperous period. During the 2nd century BC, Side was a cultural and scientific center. Antiochos VII, one of the Seleucid kings, was educated here before his enthronement. During his reign,(138 BC) he named as ‘Sidetes’.
The people of Side, who were believing and worshipping gods leading with Athena and Apollo; Aphrodite, Ares, Asclepius, Hygieia, Charites, Demeter, Dionysos, Hermes etc. were started to christianise in 4th century AD. After becaming the Metropolis of Eastern Pamphlia (Bishopric) in 5th century AD, Side passed through a flourishing period on 5th and 6th centuries. This development era was ended with Arabian incursions through 7th and 9th centuries. During the excavations, traces of an enormous fire and many earthquakes were found. Arabian attacks and natural disasters caused the city to be abandoned . In 12th century, Arabian geographer Idrisi described Side like a ghost town and defined as ‘Burnt Antalya’. According to Idrisi, people of Side migrated around 1150 and town was completely evacuated in 12th century.
Side was part of Seljuki land on 13th century, and taken by Hamitoğulları and Tekelioğulları, (Turkoman tribes) on 14th century, no settlement was observed on this era. Finally in 15th century, the city was a Turkish territory. But neither Seljuks nor Ottomans lived in Side, there are no remains from their periods in the whole area.
In 1895, a village is established on a part of peninsula and migrants from Crete were settled here. The village growed throughout the years passed and expanded the whole peninsula. With antique edifices accompanying village houses with characteristic architecture in the same place was the main reason of Side, named as ‘Selimiye’ later, known as a touristic site. Side is a town keeping many remains from many different ages of history.
Monuments in Side:
City Walls, Great Town Gate, East Gate, Aqueducts, Monumental Fountain, Colonnaded Street, Houses, Agora, Monumental Library and State Agora, Bishops Palace and Basilica, Vespasian Fountain, Three-Pond Fountain (nymphaeum), Theater, Temple of Men (moon god), Temple of Dionysos, Great Harbour Bath, Harbour Bath, Temple of Apollo, Temple of Athena, Side Harbour, Side Museum.
Side Museum was established in a Roman bath complex with some restorations in recent time. Entrance of the museum is from a gate in the east side. Then, passing through a stone floored courtyard, appears to be the second tepiderium of the bath, reached to a big garden. Around and inside this courtyard, there are sarchophagi, columns, busts, torsos, inscriptions, sculptures, statue bases, capitals, friezes, reliefs and steles. Museum garden was actually the courtyard of the gymnasium and palaestra of the Roman bath. The most important work in these marble floored courtyards is a series of friezes about the mythological stories of Poseidon, god of the sea, found on the northern wall. Here described the relations of gods and goddesses with nature.
English to Turkish: Excipients General field: Tech/Engineering Detailed field: Medical: Pharmaceuticals
Source text - English EXCIPIENTS:
The excipients used are all well known and universally used in the pharmaceutical industry with well established properties and characteristics.
CORE TABLET
Lactose Monohydrate NF (Spray Dried)
Lactose is commonly used as a diluent or filler in Pharmaceutical dosage forms. Spray-dried
possesses the fluidity and compressibility necessary for use in high-speed tabletting machines. It is usually combined with a tablet glidant, lubricant and microcrystalline cellulose, in varying amounts, to achieve the desired hardness. In the present core formulations, Lactose Monohydrate NF (Spray Dried) is incorporated at 64.4%, 63.9%, 63.9%, 63.3%, 63.3% and 62.2% for 0.5mg, 1.0mg, 2.0mg, 3.0mg, 4.0mg and 6.0mg, respectively.
Microcrystalline Cellulose NF (PH 102)
Microcrystalline Cellulose functions as a binder, filler and disintegrant in the formulation. It aids in providing high hardness at low pressures, low friability, inherent lubrication and anti-adherent properties. In the present core formulations, Microcrystalline Cellulose is incorporated at 26.7% for strengths 0.5mg, 1.0mg, 2.0mg, 3.0mg and 4.0 mg, and 26.2% for 6.0mg strength.
Magnesium Stearate NF
This material functions as a lubricant, preventing the blend from sticking to punches upon
compression and allowing for ease of ejection of the tablet from the die cavity. The structure of magnesium stearate is shear sensitive, which allows the other ingredients to be covered with a thin layer of this material. Inter-particle friction is also reduced. In the present core formulations, Magnesium Stearate NF is incorporated at 0.667% for all strengths.
Starch NF (Corn)
This excipient functions as a disintegrant. In the present core formulations, Starch NF (Corn) is incorporated at 7.67% for strengths 0.5mg, 1.0mg, 2.0mg, 3.0mg and 4.0 mg, and 7.56% for 6.0mg strength.
COATING
Hydroxypropyl Cellulose NF Type LF
Hydroxypropyl cellulose functions as one of two film-forming polymers in the coating formula. HPC is used because it provides good adhesion of the film coat to the tablet core and imparts high elasticity to the film coat. This material is incorporated at 0.267% of the core tablet weight for all strengths.
Hydroxypropyl Methylcellulose 2910 USP E5
Hydroxypropyl Methylcellulose functions as one of two film-forming polymers in the coating
formula. HPMC is used because it provides good adhesion of the film coat to the tablet core and contributes to high tensile strength in the film coat. This material is incorporated at 0.800% of the core tablet weight for all strengths.
Polyethylene Glycol 8000 NF
Polyethylene Glycol is widely used as a plasticizer in film coating. As a plasticizer it provides
flexibility and elasticity to the coating. Polyethylene Glycol also provides a shine to the coated tablets. PEG 8000 is incorporated at 0.533% of the core tablet weight for all strengths.
Titanium Dioxide NF
This pigment imparts a white colour to the tablets and also acts as an opacifier. Titanium Dioxide is incorporated at a level of 0.356% of the core tablet weight for 0.25mg, 0.533 of the core tablet weight for 0.5mg, 1.067% of the core tablet weight for 1.0mg, 1.044% of the core tablet weight for 2.0mg, 3.0mg and 6.0mg, and 1.00% of the core tablet weight for 4.0mg.
Yellow Ferric Oxide NF
It is a colouring agent. It is used at an appropriate quantity in the coating formulation to match the colour of the brand product. Yellow Ferric Oxide NF is incorporated at a level of 0.022% of the core tablet weight for 3.0mg and 6.0mg, and 0.05% of the core tablet weight for 4.0mg.
Red Ferric Oxide NF – Orange Shade #34690
It is a colouring agent. It is used at an appropriate quantity in the coating formulation to match the colour of the brand product. Red Ferric Oxide NF – Orange Shade #34690 is incorporated at a level of 0.533% of the core tablet weight for 0.5mg.
Sunset Yellow Aluminum Lake 40%
It is a colouring agent. It is used at an appropriate quantity in the coating formulation to match the colour of the brand product. Sunset Yellow Aluminum Lake 40% is incorporated at a level of 0.022% of the core tablet weight for 2.0mg.
Indigotine Al Lake 12-14% (Blue #2)
It is a colouring agent. It is used at an appropriate quantity in the coating formulation to match the colour of the brand product. Indigotine Al Lake12-14% (Blue #2) is incorporated at a level of 0.017% of the core tablet weight for 4.0mg.
Purified Water
Purified Water functions as the carrier vehicle for the other ingredients. It also acts as the solvent in which the solid coating materials are dissolved or dispersed.
Translation - Turkish YARDIMCI MADDELER:
Kullanılan yardımcı maddeler özellikleri bütün dünyada iyi bilinen ve ilaç endüstrisinde de yaygın olarak kullanılan maddelerdir.
ÇEKİRDEK TABLET
Laktoz Monohidrat NF (Sprey Kurutmalı)
Laktoz farmasötik dozaj formlarında seyreltici ve dolgu maddesi olarak yaygın biçimde kullanılır. Sprey kurutmalı oluşu yüksek hızlı tablet makineleri için gerekli olan akışkanlığı ve sıkıştırılabilirliği sağlar. İstenen sertliğe ulaşmak için genellikle bir tablet yağlayıcısı, kaydırıcısı ve mikrokristalize selülozla değişik miktarlarda kombine edilir. Çekirdek formülasyonlarında, Laktoz Monohidrat NF (Sprey Kurutmalı) 0,5 mg, 1,0 mg, 2,0 mg, 3,0 mg, 4,0 mg ve 6,0 mg’lık tabletlerde sırasıyla %64,4, %63,9, %63,3, %63,3 ve %62,2 oranlarında kullanılmıştır.
Mikrokristalize Selüloz NF (PH 102)
Mikrokristalize Selüloz formülasyonlarda bağlayıcı, dolgu maddesi ve dağıtıcı işlevi görür. Düşük basınçlarda yüksek sertlik, düşük aşınma, doğal kayganlık ve yapışmazlık sağlanmasına yardımcı olur. Mikrokristalize Selüloz 0,5 mg, 1,0 mg, 2,0 mg, 3,0 mg ve 4,0 mg’lık tabletlerde %26,7, 6,0 mg’lıkta % 26,2 oranında kullanılmıştır.
Magnezyum Stearat NF
Bu madde kaydırıcı işlevi görür, karışımın basım sırasında kalıplara yapışmasını önler ve tabletin oyuktan kolay atılmasını sağlar. Magnezyum Stearatın yapısı kayganlığa duyarlıdır ve diğer bileşenleri ince bir tabaka halinde kaplar. Partiküller arası sürtünmeyi de azaltır. Çekirdek formülasyonlarının bütün dozajlarında %0,667 oranında kullanılmıştır.
Nişasta NF (Mısır)
Bu madde dağıtıcı işlevi görür. Çekirdek formülasyonlarında Nişasta NF (Mısır) 0,5 mg, 1,0 mg, 2,0 mg, 3,0 mg ve 4,0 mg’lık tabletlerde %7,67, 6,0 mg’lıkta %7,56 oranında kullanılmıştır.
KAPLAMA
Hidroksipropil Selüloz NF Tip LF
Hidroksipropil Selüloz (HPC) kaplama formülündeki iki film oluşturucu polimerden biridir. HPC film kaplamanın tablet çekirdeğine iyi yapışmasını sağlar ve film kaplamaya yüksek elastikiyet getirir. Bu madde bütün dozajlarda çekirdek tablet ağırlığının % 0,267’si oranında kullanılmıştır.
Hidroksipropil Metilselüloz 2910 USP E5
Hidroksipropil Metilselüloz (HPMC) kaplama formülündeki iki film oluşturucu polimerden biridir. HPMC kaplamanın tablet çekirdeğine iyi yapışmasını sağlar ve film kaplamaya yüksek gerilim kuvveti verir. Bu madde bütün dozajlarda çekirdek tablet ağırlığının % 0,800’ü oranında kullanılmıştır.
Polietilen Glikol 800 NF
Polietilen Glikolün film kaplamada plastifiyan olarak kullanımı yaygındır. Bir plastifiyan olarak kaplamaya esneklik ve elastikiyet kazandırır. Polietilen Glikol aynı zamanda kaplanmış tablete bir parlaklık da verir. PEG 8000 bütün dozajlarda çekirdek tablet ağırlığının % 0,533’ü oranında kullanılmıştır.
Titanyum Dioksit NF
Bu madde tabletlere beyaz bir renk verir ve aynı zamanda matlaştırıcı işlevi görür. Titanyum Dioksit 0,25 mg’lık tabletlerde çekirdek tablet ağırlığının %0,356’sı, 0.5 mg’lıkta çekirdek tablet ağırlığının %0,533’ü,1,0 mg’lıkta çekirdek tablet ağırlığının %1,067’i, 2,0 mg, 3,0 mg ve 6,0 mg’lıkta çekirdek tablet ağırlığının %1,044’ü, ve 4,0 mg’lıkta çekirdek tablet ağırlığının %1,00’i oranında kullanılmıştır.
Yellow Ferric Oxide NF
Boyar maddedir. Kaplama formülasyonunda marka ürünün rengine uyması için uygun bir oranda kullanılmıştır. Yellow Ferric Oxide NF 3,0 mg ve 6,0 mg’lık tabletlerde çekirdek tablet ağırlığının %0,022’si, 4,0 mg’lıkta çekirdek tablet ağırlığının %0,05’i oranında kullanılmıştır.
Red Ferric Oxide NF – Orange Shade #34690
Boyar maddedir. Kaplama formülasyonunda marka ürünün rengine uyması için uygun bir miktarda kullanılmıştır. Red Ferric Oxide NF – Orange Shade #34690 0,5 mg’lık tablette çekirdek tablet ağırlığının %0,533’ü oranında kullanılmıştır.
Sunset Yellow Aluminum Lake %40
Boyar maddedir. Kaplama formülasyonunda marka ürünün rengine uyması için uygun bir miktarda kullanılmıştır. Sunset Yellow Aluminum Lake %40 2,0 mg’lık tablette çekirdek tablet ağırlığının %0,022’si oranında kullanılmıştır.
Indigotine Al Lake %12-14 (Blue#2)
Boyar maddedir. Kaplama formülasyonunda marka ürünün rengine uyması için uygun bir miktarda kullanılmıştır. Indigotine Al Lake %12-14 (Blue#2) 4,0 mg’lık tablette çekirdek tablet ağırlığının %0,017’si oranında kullanılmıştır.
Saf Su
Saf Su diğer bileşenler için taşıyıcı işlevi görür. Aynı zamanda çözünen veya dağılan diğer katı kaplama maddelerinin çözücüsüdür.
Turkish to English: ultrasonic spray pyrolysis General field: Tech/Engineering Detailed field: Chemistry; Chem Sci/Eng
Source text - Turkish Ultrasonik sprey piroliz sisteminde bir adet tane bir adet aerosol damlacıktan üretilmektedir. Aerosol damlacık içerisinde su ve çözünmüş veya dağıtılmış durumda bulunan başlangıç hammaddeleri bulunur. Aerosol damlacık ısı ile karşılaştığında içerisindeki su buharlaşmaya başlar. Suyun buharlaşması ile birlikte su içerisinde çözünmüş halde bulunan tuzlar veya diğer bileşenler katı bir yapı oluştururlar. Buharlaşmanın en hızlı olduğu yer damlacığın yüzeyidir. Eğer damlacığın yüzeyi ile iç kısımlarının buharlaşma hızı arasındaki fark az ise katı yapı oluşumu damlacığın her tarafında eşit olur. Bu şekilde içi dolu taneler üretilir. Ancak yüzey ile iç bölgeler arasında buharlaşma hızı arasındaki fark fazla ise damlacığın dış yüzeyinde katılaşma hemen başlar ve damlacığın dış yüzeyinde sert bir kabuk tabakası oluşur. Damlacığın dış kısmı katı bir hal almış olmasına rağmen iç kısımlarda ise hala su vardır ve bu su, sıcaklığın suyun buharlaşma sıcaklığı üzerinde olduğundan damlacık içerisinden çıkmak durumundadır. Eğer damlacık etrafındaki kabuk tabakası geçirgen ise ve su buharının dışarıya çıkmasına izin verirse, içerideki su buharı dışarıya çıkar. Bu durumda da üretilen tanenin içi boş olur.
Translation - English In the system of ultrasonic spray pyrolysis, one single particle is produced from one single aerosol droplet. The aerosol droplet contains water and dissolved or dispersed starting raw materials. When aerosol droplet is exposed to heat, water inside begins to evaporate. Together with the evaporation of water, salts and other components dissolved in water develop a solid structure. The fastest evaporation occurs on the surface of the droplet. If there is a small difference between the evaporation speed on the surface and the inner parts of the droplet, solid structure developed equally all through the droplet. Dense particles are produced as such. However, if there is too much difference between the evaporation speed on the surface and the inner parts, solidification starts immediately and a hard crust is developed on the outer surface of the droplet. Although the outer part of the droplet solidified, inner parts still contain water and since temperature of this water is higher than the evaporation temperature, inclined to diffuse out. If the crust around the droplet is permeable and permits the vapor to go out, water vapor inside diffuses. The particle will be porous in this situation.
English to Turkish: Blue Tongue Vaccines General field: Medical Detailed field: Livestock / Animal Husbandry
Source text - English On one level, vaccines for bluetongue are relatively straightforward compared to some other arboviral diseases: a virus antigen affording protective immunity was defined 20 years ago, and inactivated and attenuated live virus vaccines have also been developed that afford protection from disease. However, incomplete attenuation of virus vaccines has been linked to teratological effects in vaccinated animals and could potentially also be transmissible by biting midges. Most importantly, there are two major problems with current bluetongue vaccines. The first relates to the implementation of vaccination as a means to control bluetongue in livestock. Animal movement controls necessitate the distinction between infected and vaccinated animals (DIVA). This is particularly important in the case of bluetongue-infected cattle, which can be asymptomatic but viraemic, and can therefore act
as potential source of infection if moved to a new area. Current vaccines do not yet address this problem. Secondly, bluetongue is not immunologically simple. The virus exists as 24 distinct serotypes, and protection afforded by vaccines is serotype specific. Thus, an animal vaccinated and protected from infection with one serotype of bluetongue is not protected from
subsequent infections with other viral serotypes. With the experience of the past decade in Europe as a guide, multiple incursions of different serotypes into previously bluetongue-free areas are almost inevitable. Some attempt has been made to address this issue with some vaccines based on attenuated strains of bluetongue by vaccinating with a cocktail of attenuated virus strains to different serotypes. Inactivated vaccine manufacturers are also beginning to explore this approach to improve the monovalent first generation
inactivated vaccines. However, inclusion of an antigen for all 24 serotypes of bluetongue into a single vaccine is not currently a commercially viable alternative, and it is questionable whether such a vaccine would elicit strong protection against all virus serotypes anyway. There is currently no published data on whether there is interference in protection afforded to different serotypes in polyvalent vaccines beyond fairly simple bivalent preparations.
However, there is some data from recombinant experimental vaccines that a limited amount of cross protection between serotypes may be afforded by certain combinations of immunogens.
Translation - Turkish Bir açıdan, Mavi dil aşıları diğer bazı arboviral hastalık aşılarıyla karşılaştırıldığında görece daha basittir: koruyucu bağışıklık için yeterli güçte olan bir virüs antijeni 20 yıl önce tanımlanmıştır, ve hastalıktan korunmak için yeterli güçte etkisiz hale getirilmiş ve zayıflatılmış canlı virüs aşıları da geliştirilmiştir. Ancak, virüs aşılarının eksik zayıflatılması aşılanmış hayvanlardaki teratolojik etkilerle bağlantılıdır ve ısıran sineklerle bulaşma ihtimali de vardır. En önemlisi, geçerli mavi dil aşılarıyla ilgili iki temel sorun vardır. Birincisi aşılamanın çiftlik hayvanlarında mavi dilin kontrolü amacıyla uygulanmasıyla bağlantılıdır. Enfekte olmuş hayvanlarla aşılanmış olanların (DIVA) ayırt edilmesi hayvan hareketi kontrolleri açısından gereklidir. Bu özellikle asemptomatik fakat viremik olabilen, dolayısıyla yeni bir bölgeye gittiğinde potansiyel bir enfeksiyon kaynağı olarak hareket edebilen mavi dille enfekte olmuş sığırlar için önemlidir. Güncel aşılar henüz bu sorunu çözememektedir.
İkincisi, Mavi dil immünolojik olarak basit değildir. Virüsün 24 farklı serotipi vardır ve aşıların yeterli olduğu koruma serotipe özgüdür. Dolayısıyla, bir serotiple aşılanıp enfeksiyondan korunan bir hayvan, bunu izleyen diğer virüs serotiplerinin enfeksiyonlarından korunamaz. Son on yıldaki Avrupa deneyimlerine bakılırsa, farklı serotiplerin daha önceleri mavi dil bulunmayan alanları çoklu istilası kaçınılmazdır. Bu sorunu çözmek için zayıflatılmış virüs suşlarından bir kokteyli farklı serotiplere aşılayarak hazırlanmış bazı zayıflatılmış mavi dil suşlarının kullanılması girişimleri olmuştur. Etkisizleştirilmiş aşı üreticileri de monovalan birinci kuşak etkisizleştirilmiş aşıların geliştirilmesi için bu yaklaşımı araştırmaya başlamışlardır. Ancak, mavi dilin 24 serotipi için tek bir antijeni içeren bir tek aşı şu anda ticari açıdan uygun bir alternatif değildir, zaten böyle bir aşının bütün virüs serotiplerine karşı güçlü bir koruma sağlayacağı da kuşkuludur. Oldukça basit iki değerlikli preparatlardan başka çok değerlikli aşıların farklı serotiplere karşı sağladığı korumanın engellendiği konusunda halen yayımlanmış bir veri yoktur. Ancak, belli bazı immunojen kombinasyonlarıyla serotipler arasında sınırlı bir miktarda çapraz koruma sağlayan rekombinan deneysel aşılarla ilgili veriler bulunmaktadır.
English to Turkish: EIFS General field: Tech/Engineering Detailed field: Construction / Civil Engineering
Source text - English In 2003, Santa Fe Architect Ed Mazria authored a ground shaking assessment of the construction industry, when he reasoned that 48 percent of our energy is consumed by our
buildings. Taking this a step further, Mazria correlated this reasoning to global warming and determined that construction was also responsible for 46 percent of our nation’s carbon
emissions output. In 2006, Mazria challenged the construction industry and in particular
architects to design new buildings to use 50 percent less energy than the regional average for that Building type. Subsequently, that energy efficiency standard would be increased exponentially over the years so that by 2030 all buildings are essentially carbon-neutral.
How do we get to the 50 percent target? Mazria has suggested a number of strategies: The first relies on no cost or low cost savings, such as how the building is oriented, passive heating and cooling, natural ventilation, glazing, choice of equipment and site shading. The second includes photovoltaic arrays to encompass heating and hot water needs, ground source heat pumps, triple glazing and super-insulation. The third strategy is to buy clean power, generated by wind or solar generated supply sources.
Focusing in on the second strategy, EIFS can make a strong case for its superlative insulation value. Graph 1 (on page 34) illustrates a couple of examples of some thermally challenged wall assemblies. What is demonstrated is that the actual thermal resistance (whole wall) is altered because of the thermal bridges created by the framing and the interfaces between windows, floors, ceilings etc. Adding EIFS to these walls, some distinct properties evolve: Much like a thermal blanket it covers and eliminates the thermal bridging, while the R-value remains a constant 3.85/inch of thickness. Another added benefit is that it has been estimated that the effective application of EPS insulation could cut carbon dioxide emissions in buildings by up to 50 percent.
Translation - Turkish Santa Fe’li mimar Ed Mazria 2003 yılında enerjimizin yüzde 48’inin binalarımız tarafından tüketildiği sonucuna vardığı bir araştırma yayınlayarak inşaat sanayiini temelinden sarstı. Mazria bir adım daha ileri giderek bu sonucu küresel ısınma ile ilişkilendirip ülkemizdeki (A.B.D) karbon emisyonu çıkışının yüzde 46’sının da inşaatlardan kaynaklandığını tesbit etti.
2006 yılında Mazria inşaat sanayini ve özellikle mimarları bu bina tipinin bölgesel ortalamasına göre yüzde 50 daha az enerji harcayan yeni binalar tasarlamaya teşvik etti. Bundan sonra bu enerji verimi standardı yıllar geçtikçe katlanarak artabilir ve böylece 2030 yılında bütün binalar sıfır karbonlu olabilirdi.
Bu yüzde 50 hedefe nasıl ulaşacağız? Mazria bir dizi strateji önermekteydi: İlki, binanın nasıl konumlandırıldığı, pasif ısıtma ve soğutma, doğal havalandırma, cam takma, donanım seçimi ve alan gölgeleme gibi masrafsız veya az masraflı tasarruflara dayanmaktadır. İkincisi ısıtma ve sıcak su ihtiyacını kapsayan fotovoltaik düzenlemeler, toprak kaynaklı ısı pompaları, üç cam izolasyonu ve süper yalıtımı içermektedir. Üçüncü strateji ise rüzgâr ve güneş gibi kaynaklardan sağlanan temiz enerji satın almaktır.
İkinci stratejiye odaklanılırsa, EIFS üstün yalıtım değerinden dolayı esaslı bir örnek olabilir. Grafik 1’de (s.34) termal olarak güçlendirilmiş duvar aksamından örnekler görülmektedir. Burada gösterilen çerçeveleme ve pencereler, yerler, tavanlar vb. arasındaki kesişme noktalarında oluşan ısı köprülerinden dolayı mevcut termal direncin (tüm duvar) değiştiğidir. Bu duvarlara EIFS eklenerek bazı farklı özellikler geliştirilir: R değeri 3.85/inç kalınlığında sabit kalırken, ısı köprüsünü örtüp yok eden termal bir battaniye gibi. Bunun diğer bir yararı ise EPS yalıtımının etkili olarak uygulanması sonucu binalardaki karbon dioksit emisyonlarının yüzde elliye kadar azalacağının tahmin edilmiş olmasıdır.
Turkish to English: Ecological Washing Machine General field: Tech/Engineering Detailed field: Mechanics / Mech Engineering
Source text - Turkish İnsanlar günde ortalama 500 gram kirli çamaşır üretirler. Türkiye’de 70milyon kişinin yaşadığını düşündüğümüzde, her gün yıkanması gereken çamaşır miktarı 35.000 ton civarındadır. Bu rakamlar Avrupa boyutuna taşındığında yıkanması gereken çamaşır miktarı ve buna bağlı sarflar (enerji, su, deterjan vb) nüfus oranında artacaktır.
Yıkanan çamaşırlar için,
su ve deterjan kullanılır
suyu ısıtmak için enerji kullanılır
atık deterjanlı su kısmen arıtılır.
arıtılamayan su çevre kirliliği yaratır !!
Bilinen teknolojiler ile çamaşır yıkamak için tüm dünyada tüketilen su miktarı aynı orandadır. Bu oran 1:4 flote olarak telaffuz edilir. Yani her 1 kg lık çamaşıra karşılık ortalama 4 litre su tüketimi olarak düşünülebilir. Yıkama reçetelerinde kullanılan deterjan, yumuşatıcı vb gibi kimyasallar ise doğrudan kullanılan su miktarı ile alakalıdır ve kullanılan su miktarı arttıkça, eklenmesi gereken deterjan miktarı da artmaktadır. Makineye alınan suyun yıkama sıcaklığı olan 75 C lere gelmesi için yine buhar, elektrik, gaz gibi enerjilerden yararlanılmaktadır
Projemizin ürünü olan Patentli teknolojimiz ile aynı miktardaki çamaşırı;
1:2 flote ile yıkama yapmak mümkündür
Patentli teknolojimiz ile aynı miktarda çamaşırı %50 su , enerji, kimyasal tasarrufu ile yıkıyor çamaşırlarınız da dünyamızı da temiz tutuyoruz.
Translation - English People produce an average of 500 grams of laundry per day. Since the population of Turkey is 70 millions, the amount of the laundry that should be washed every day is around 35,000 tons. When we integrate these figures to the European scale the laundry that should be washed and the related consumption (energy, water, detergent etc.) will increase due to the population.
For the laundry washed,
water and detergent are used,
to heat water, energy is used,
waste water with detergent is partially treated.
Nontreated water creates pollution!!
The amount of water used in order to wash laundry with known technologies is at the same ratio all over the world. This ratio is enunciated as 1:4 flote. Namely, it could be considered as an average of 4 liters of water per each 1 kg of laundry. The chemicals like detergents, softeners etc. suggested in the washing recipes are directly related to the amount of water used and the amount of detergent added increase with increasing amount of water consumed. In order to heat the water introduced to the machine to around 75°C, which is the washing temperature, energies like steam, electricity, gas etc. are also used.
With our patented technology, which is the product of our project, it is possible to wash the same amount of laundry with 1:2 flote.
With our patented technology, we can wash the same amount of laundry saving 50 % of water, energy and chemicals and keep both of our laundry and our world clean.
Turkish to English: CMC General field: Tech/Engineering Detailed field: Chemistry; Chem Sci/Eng
Source text - Turkish Carboxymethyl cellulose (CMC) partikülleri, divinil sülfon çapraz bağlayıcısı kullanılarak ters misel mikro emülsiyon polimerizasyonu ile tek basamakta sentezlenmiştir. Sentezlenen bu partiküller modifiye edilerek ilaç taşıyıcı sistem olarak kullanılmış ve model ilaç olarak asiklovir seçilmiştir. Partiküller, dinamik ışık saçılması (DLS), zetapotansiyel ölçümleri (ZP), FT-IR spektroskopisi, SEM ve TGA gibi enstrümantal teknikler kullanılarak karakterize edilmiştir. 100–20000 nm gibi geniş bir ebat aralığına sahip, değişik oranlarda çapraz bağlanmış, negatif yüklü CMC ve CMC/Fe3O4 (mCMC) polimerik partiküllerin sentezi ve modifikasyonu başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Doğal polimerden elde edilen bu partiküllerin ilaç taşıyıcı sistem olarak potansiyel bir uygulama alanına sahip oldukları belirlenmiştir.
Translation - English Carboxymethyl cellulose (CMC) particles were synthesized in one step with reverse micelle microemulsion polymerization using divinyl sulphone as crosslinking agent. These synthesized particles were modified and used as drug delivery system and acyclovir was chosen as the model drug. The particles were characterized by using instrumental techniques like dynamic light scattering (DLS), zeta potential measurements (ZP), FT-IR spectroscopy, SEM and TGA. The synthesis and modification of CMC and CMC/Fe3O4 (mCMC) polymeric particles with a wide range of dimensions like 100-20000 nm, crosslinked at different ratios and negatively charged, were performed successfully. It has been determined that these particles obtained from the natural polymers have a potential range of application as drug delivery system.
Turkish to English: Leaching of Ulexite General field: Tech/Engineering Detailed field: Metallurgy / Casting
Source text - Turkish Bu çalışmada Aspergillus niger mantarı kullanılarak üleksitin çözündürülmesi ve borik asit üretimi incelenmiştir. Biyoliç deneyleri 250 ml çalışma hacminde Erlenmeyer flasklarda gerçekleştirilmiştir. Deneysel çalışmalarda katı oranı, sükroz miktarı ve aşılama oranı gibi biyoliç şartlarının üleksitin çözünmesine etkileri belirlenmiştir. Katı oranının artmasıyla üleksitin çözünmesi azalmıştır. Katı oranının artması ile liç ortamında borik asit konsantrasyonunun daha fazla olması, Aspergillus niger’in gelişimini ve fermentasyon sürecini yavaşlatmıştır. Özellikle %5 katı oranında üleksitin çözünme verimi kontrol deneyine benzer şekilde düşüktür.
Translation - English This study investigated the leaching of ulexite and boric acid production using Aspergillus niger fungus. The bioleaching experiments were performed in 250 ml Erlenmeyer flasks. In the experiments, the effects of the bioleaching conditions like solid ratio, sucrose amount and grafting ratio on the dissolution of ulexite were determined. As the solid ratio increased, dissolution of ulexite decreased. Increasing solid ratio and higher boric acid concentration in the leaching medium decelerated the development of Aspergillus niger and the fermentation process. The dissolution efficiency of ulexite was low especially at 5% solid ratio similar to the controlled experiment.
English to Turkish: Process Chemistry General field: Medical Detailed field: Medical: Pharmaceuticals
Source text - English The ranges included in the general description of the process chemistry section have been designed to permit reasonable flexibility in the production area. The values provided in the ranges are proven acceptable ranges based on data from laboratory through actual production scale experience. No adverse impact on quality of bulk drug substance results from use of values within these ranges. All reactions may be run under a nitrogen atmosphere where necessary for safety purposes.
The quantities of solvents and reagents in this section are reported as ratios to the limiting reagent in each step. Solvent volumes are calculated by dividing the liters of solvent by the kilograms of the limiting reagent. Reagent quantities are defined in terms of molar equivalents. Base kilogram, “bkg” is a term that takes into account the assay potency of a product which is less than 100% pure or is in solution. For example 100 kg of product which assays 95% represents 100 kg x 0.95 or 95 bkg.
During the manufacture of the bulk drug substance, material prepared during an intermediate process step may be reprocessed by repeating part or all of the same step. This reprocessed material will then continue to be manufactured through the remaining processing steps. The amount of reactants employed and the batch sizes indicated may be varied in multiples or fractions thereof for manufacturing purposes.
Translation - Turkish İşlem kimyası bölümünün genel tanımında bulunan aralıklar üretim alanına makul bir esneklik sağlayabilecek biçimde tasarlanmıştır. Aralıklarda verilen değerler gerçek üretim ölçekli deneyden elde edilen laboratuar verilerine dayanan kanıtlanmış aralık değerleridir. Bu aralıklardaki değerlerin kullanılması dökme etkin maddenin kalitesini ters yönde etkilemez. Bütün reaksiyonlar güvenlik için gerekli olduğunda azot atmosferinde gerçekleştirilebilir.
Bu bölümdeki çözücü ve reaktif miktarları her adımdaki sınırlayıcı reaktiflere oranlanarak verilmiştir. Çözücü hacimleri çözücünün litrelerini sınırlayıcı reaktifin kilogramlarına bölerek hesaplanmıştır. Reaktif miktarları molar eşdeğerleriyle tanımlanmıştır. Baz kilogram, “bkg” %100’den daha az saf ya da çözelti içinde olan ürünün miktar tayini potansiyeli için kullanılan bir terimdir. Örneğin miktarı %95 olarak bulunmuş 100 kg ürün için 100 kg x 0,95 veya 95 bkg kullanılır.
Dökme etkin maddenin üretimi sırasında bir ara ürün aşamasında hazırlanan madde aynı adımın bir kısmı veya tamamı tekrarlanarak yeniden işlemden geçirilebilir. Yeniden işlemden geçirilmiş bu madde geri kalan işlem aşamalarından geçirilerek yeniden üretilmeye devam edilir. Üretim amaçlı kullanılan reaktantların miktarı ve belirtilen seri hacimleri çoklu veya parçalar halinde değişebilir.
Turkish to English: Dating Anxiety General field: Social Sciences Detailed field: Psychology
Source text - Turkish Utangaçlık ve sosyal kaygısı yüksek bireyleri internette sosyal iletişime yönelten önemli nedenlerden biri de romantik ilişki arama isteği ve ihtiyacıdır İlk romantik ilişkiler çoğunlukla ergenlik döneminde başlamakta, ergenin duygusal ve sosyal gelişiminde önemli rol oynamaktadır Kişinin kimlik edinme, sosyalleşme, yakınlık, paylaşma, kendini açma becerilerinin gelişmesinde ve arkadaştan alınan sosyal desteğin etkisiyle ait olma ihtiyacının giderilmesinde etkili olan ergen romantik ilişkileri sıralanan tüm çekiciliklerine rağmen bazı ergenler için sıkıntılı ve kaygılı olabilmektedir. Karşı cinsten biriyle ya da flört ilişkisi içinde olunan biriyle etkileşimdeyken yaşanan gerginlik, sıkıntı ve ketlenme olarak tanımlanan flört kaygısı bireyin geri çekilmesine ve romantik ilişkilerde zorluk yaşamasına neden olmaktadır. Fiziksel görünüm, konuşma, kişilik ve kendini sunmaya ilişkin değişkenler potansiyel bir partner tarafından olumlu değerlendirilmeyi engelleyici olabilir. Ayrıca terleme, kızarma, titreme gibi fizyolojik belirtiler de olumsuz algılanmanın nedenlerindendir. Oysaki internet aracılığıyla kurulan flört ilişkisinde bu engelleyici özellikler göze çarpmaz ve kişi kendisini kontrollü ve rahat hisseder. Bu sebeple kaygılı ergenler için internet, romantik ilişkilerde sunduğu seçeneklerle kolaylaştırıcı bir rol üstlenmektedir. Ancak bu rol işlevsel değildir.
Bu sebeple, ergenin duygusal ve sosyal gelişiminde önemli rol oynayan romantik ilişkilerin engelleyicilerinin ortaya çıkarılması, gerçek romantik ilişkilerin yerini alan sanal ilişkilerin nedenlerinin belirlenmesi ve işlevsel romantik ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olacak girişimlerin yapılabilmesi flört kaygısı ile online romantik ilişkilere yönelik tutumlar arasındaki ilişkilerin belirlenmesini gerektirmektedir. Ayrıca, yukarıda da değinildiği gibi, sosyal kaygı ve internet kullanımı arasındaki ilişkiyi gösteren araştırmalar mevcut olduğu halde, flört kaygısı ve online romantik ilişkileri ele alan araştırmaların sayısı yok denecek kadar azdır.
Translation - English The demand for search and need of a romance is one of the important reasons orienting timid individuals with high social anxiety to the social interactions through the Internet. First romantic relationships mostly begin with adolescence and take an important part in the sentimental and social development of the adolescent. Although adolescent romantic relationships are effective on developing skills for gaining identity, socializing, intimacy, communion, self-disclosure and satisfying the affiliation needs with the social support of friends could be distressing and anxious for some adolescents despite all the attractions listed. The dating anxiety defined as the stress, discomfort and inhibition experienced during the interaction with someone of the opposite sex or someone with a dating relationship causes the individual to retreat and have difficulty with romantic relationships. The factors relating with physical appearance, conversation, personality and self-presentation could be frustrating for a positive evaluation by a potential partner. In addition, the symptoms like perspiration, blushing, shivering are also the reasons for negative perception. However, these frustrating characteristics are invisible with a dating relationship through the Internet and the individual feels himself in control and comfortable. For this reason, Internet plays a facilitative role for anxious adolescents providing choices for romantic relationships. However, this role is not functional.
Therefore, it is necessary to determine the correlation between the dating anxiety and attitudes toward online romantic relationships, in order to reveal the frustrations of the romantic relationships those play an important role for the emotional and social development of the adolescent, to determine the reasons of the virtual relationships substituting the real romantic relationships and to attempt for helping the development of the functional romantic relationships. Furthermore, as mentioned above, although there are studies exhibiting the correlation between social anxiety and the use of Internet, there are almost no studies discussing dating anxiety and online romantic relationships.
More
Less
Experience
Years of experience: 10. Registered at ProZ.com: Jan 2008.
Graduated from Chemical Engineering faculty from Boğaziçi University in Istanbul and also having a Certificate in International Management from University of Istanbul, Faculty of Business Administration, having long years of working experience in pharmaceutical industry, chemicals import and some shipping companies, doing translations from time to time, now decided to be a full time translator. I am also interested in literature, cinema, art, history and travel as hobbies and have a wide range of information and willingness to research more about these fields.
This user has earned KudoZ points by helping other translators with PRO-level terms. Click point total(s) to see term translations provided.